Hepimiz ülkemizdeki standart bir eğitim sisteminin içerisindeyiz. İlkokul, ortaokul, lise, üniversite.. Bu sistem içerisinde bir birey 18 yaşında üniversiteye girip 22-23 yaşlarına geldiğinde mezun olup meslek sahibi olabiliyor. Hepimizde aynı telaş, üniversiteyi bitirmekte zaman kaybetmemeliyim! Peki neden? Bunu hiç düşündünüz mü.
Kaçan üniversite değil, 'O an'.
Farklı bir şekilde düşünmeniz için size bir kapı aralayacağım. Az önce eğitim sıralamamızdan bahsettim. Hepimiz bu sıralamalar içerisinde ancak yaz tatillerinde eğitime uzun aralar verip kendimize vakit ayırabiliyoruz. Yani kendimizi tanıyabileceğimiz, nelerden hoşlandığımızı fark edebileceğimiz, neyi sevip neyi sevmediğimizi görebilmek için 12 ayda 3 ayımız var. Bunun dışında sistem içerisindeki rolümüz devam ediyor. Diyelim ki üniversiteyi kazandık. Hatta çoğunlukla hedeflediğimiz bir bölüm olmadan, tercihlerden puanımızın yettiği ve gelen bir bölüme gidiyoruz. Boş kalmamak için!
Hayat satranç oynar gibi yaşanmalı, anlık kararların uzun vadede sonuçlarını düşünerek..
18'inde üniversiteye girdin, 22'ne de bitirdin. Peki ya şimdi? Planlarımızın çoğu bu aşamaya kadar. Çünkü bundan sonra sistem bizi yalnız bırakıyor ve bu duruma bünyemiz alışık değil. Peki ya üniversite bittikten sonra? Ben sana söyleyeyim; bir süre dinlenmek isteyeceksin. Çünkü artık özgürsün ve bunun ne demek olduğunu ne yapmak istediğini düşünmen gerekecek. Yıllardır okuyorum artık eğitimimi tamamladım biraz dinleneyim diyeceksin ama hayır sen artık bir öğrenci değilsin. Öğrenciyken herkes anlayış gösteriyordu sana. "Öğrenci sonuçta" deyip geçiyordu ama sen artık bir üniversite mezunusun. Yani artık para kazanabilecek potansiyelde bir insansın ve hayatın yeni bir kademesine adım attın. Artık öğrenciliğindeki anlayışı göstermeyecekler. Sende değişeceksin. Öğrenciyken ailenden rahatlıkla aldığın maddi destek seni rahatsız edecek. Her şeyden önce sen kendini bir sınıfa sokacaksın. "Artık öğrenci değilim. Başımın çaresine bakmalıyım" gibi sesler yükselecek içinden. Ayrıca insanların senden bir beklentisi var artık. Kimisi çalışmanı bekleyecek, kimisi para kazanmanı, kimisi evlenmeni.
Bundan sonra geçmiş olsun. Yani aradan 5 sene geçmiş olsun ki geçer. Sen kendi paramı kazanayım diye başladığın iş hayatında bi de arabamı alayım bi de şu proje bitsin bi de şu pozisyona yükseleyim derken bi bakmışsın pasta üflüyorsun "Hoşgeldin yaş 30". Üniversiteye girmekte 1 sene kaybetmek istemedin ama hayatından yıllarını kaybettin. Şimdi düşününce hayat gerçekten satranç oynar gibi yaşanmalı. Anlık aldığın bir kararın yıllar sonra seni nereye sürükleyeceğini düşünmeli insan.
Demek istediğim şu; Üniversiteyi bitirdiğinizde farkında olmadan sorumlulukları olan insanlar olacak mezun olacaksınız. Bu sorumluluklar size hayatta yapmak istediğiniz şeyleri yapmaya, görmek istediğiniz yerleri görmenize zaman tanımayabilir. Hayata dair yapmak istediğiniz şeyleri yaşamak için üniversiteyi bitirmeyi beklemeyin. Bunu 'O an' yapın. Bu anlar gelecekteki sizi farkında olmadan şekillendiriyor ve onu etkiliyor. Meslek sahibi olup para kazanma fikri kulağa hoş geliyor ama her şeyin bedeli var. Bu hayallerin vazgeçerek yapmayın.
(C)-E-S-A-R-E-T
O yüzden yapmak istediğin ne varsa erteleme. Üniversiteye bir ya da iki sene geç başlaman hiç bir şey için geç değil. Ortalama bir insan 65 yaşında emekli oluyor diyelim. 22 mesleğe başlaman ile 25 yaşında mesleğe başlaman arasında emekliliğe kadar sadece 3 sene fark var. Çok büyük bir kayıp olmayacağından emin olabilirsin. Zaten emekliliğine kadar o işi yapacaksın 3 sene geç olsa kime zararı var? Ama o 3 sene sana hayatında unutulmaz deneyimler ve anılar yaşatabilir. Buna böyle bakmak lazım birazda. Eğitim dediğin şey sadece üniversitede alınan bir şey değil. Çok çok önceleri insanlar mesele Matematik dersi için Mısır'a, Fizik dersi için İran'a falan gidermiş. Biz ise kampüsten dışarıda bir şeyler öğrenebileceğimizi hiç düşünmüyoruz. Biraz bakış açımızı genişletmeliyiz.
Bi matematik için Mısıra'ya bi fizik için İran'a gitmedim belki ama gitmek isterdim. Hayata dair deneyimler ve anılar biriktirmek için üniversiteye ara verdim. Hayatı yaşayama fırsat yarattım kendime. Hatta bu ara verişimde okuduğum bölüme ait olmadığıma emin oldum ve isteğim bölüm için tekrar sınava girip hem üniversitemi hem bölümümü değiştirim. Bu benim için tam anlamıyla bir arayıştı. Hem yaşadığım anı hem de geleceğimi arayış. Bu arayışın beni bir yola yönlendirdiğini ve o yolda kendimi memnun edici şekilde ilerlediğimi söyleyebilirim. Benimkisi bir arayış ve buluş hikayesi. Hepimizin arayış ve buluş öyküsü birbirinden farklı olabilir. Unutmadan üniversiteyi kazanmak her zaman bir 'buluş' olmayabilir.
Sadece erken yaşta üniversite bitirmeyi hedeflemek yerine geçici olan bu dünyana var iken bundan nasıl keyif alacağınızı hedefleyin.
Comments